Kovid-19 salgını binlerce kişinin ölümüne sebep olurken bir başka boyutu da devletimize ve vatandaşımıza üretim kaybı ile ekonomik güç kaybına sebebiyet verdi.

Bundan sonra sürdürdüğümüz hayata sağlığımızın kıymetini daha iyi bilmeliyiz. 11 Mart 2020 yılından bu güne kadar yaşadığımız risk ve kaybettiğimiz binlerce kişiyi hiç unutamadan bundan sonraki sürdüreceğimiz kontrolü yaşam ile devam etmek mecburiyetindeyiz.

Bu gün arife, yarın ramazan bayramını karşılarken geçtiğimiz yıl ve bu yıl ikinci kez bayramda hiçbir yakınımızla bir araya gelemiyoruz. Resmi protokolü bürokratlarla bir araya gelmeyerek bayraklaşmayacak. Kısacası örf adetlerimizi pandemi tehdidi altında gerçekleştiremiyoruz. Artık normal yaşama geri dönebilmek için sabırla ve kuralara uyarak herkes koruyucu Kovid-19 aşısını yaptırarak mümkün olacağını bilmek gerekiyor.

29 Nisan ile 17 Mayıs arasında alınan karar ile tam kapanma ile sokağa çıkma yasağı uygulanıyor, bu süreçte ihtiyaçların giderilmesi için evlere yakın market, kasap, gıda ihtiyaçları için açık dükkânlardan karşılamak için vatandaşa izin veriliyor. Buraya kadar her şey tamam. 17 Mayıs’tan sonra kontrollü yaşam için hepimiz mutlaka daha dikkatli daha özverili olmak zorundayız. Kovid-19 salgını sürecinde canla başla mücadele veren sağlık çalışanları yoruldu, tükendi. Buna rağmen tüm enerjileriyle herkesi virüs salgınından kurtarabilmek için amansız mücadele vermeye devam ediyorlar.

Sağlıkçıların herkesi yaşatabilmek için verdikleri amansız mücadeleyi her birey kendisi için çevresindeki sevdikleri için kısacası bir milyon Sakaryalı için 83 milyon Türkiye için dikkatle sabırla amansız mücadele etmek zorundayız.

Biz savaşçı bir milletiz savaşı kaybetmek gibi bir alışkanlığımız yok. Koronavirüs salgını ile verdiğimiz savaşı daha fazla süreye yaymadan kazanmalıyız. Nasıl ki Çin’in Vuhan kentinde başlayan virüs salgınını bir yıl gibi kısa sürede yenen Çinliler gibi bizde korana ile savaşı kazanarak eskiden olduğumuz gibi normal hayatımıza dönmeliyiz. Sevdiklerimize sarılmalı, kucaklaşmalı, tokalaşmalı, kalabalık softalarda hep birlikte yemek yemeli, düğünlerde eğlenmeli ve coşmalıyız. Hayata yeniden dönmeliyiz.

Herkes işini kaybetti, aşını kaybetti. Yakınlarını kaybederek toprağa verdi. İşimizi de kurarız, paramızı da kazanırız ama Kovid-19 salgınına kurban verdiklerimiz insanlarımız geri getiremeyiz. Yaşamımız boyunca bu büyük sağlık felaketini hiç unutmayalım. Hiç bir zaman bu virüsü hafife almayalım. Önümüzde yaz ayı var. Kendimizi tatillere kaptırarak, kalabalık ortamda bir araya gelerek virüsle ölümcül dans etmeyelim.

Türkiye’mizin geneli aşılma işlemi tamamlanmadan ‘koronavirüsten kurtulduk’ denemez. Aşı olmak birinci şart. Maske, mesafe, hijyen kurallarını bırakmamalı, çarşı pazarda kalabalıklar oluşturup deniz sahillerinde binlerce kalabalıkla bir arada tatil için yarışmayalım. Korona öldürmez tedbirsizlik öldürür.