Kimin bedenine sığmaya çalışıyoruz?
İnsanların nasıl göründüğüyle bu kadar meşgul olmak nasıl bu kadar normalleşebildi?
Birinin üzerine giydiği kıyafetten, tabağındaki yemeğe kadar hemen her şey artık başkalarının yorumuna açık hale geldi:
“Yakışmamış”, “fazla olmuş”, “zayıflamışsın ama yüzün çökmüş”, “yediklerine dikkat et”…
Bunlar artık yalnızca cümle değil, baskının cisimleşmiş hali ve kimse iddia etmesin ki; kimsenin kimseyi de düşündüğü yok!
Sadece tıbbi değil, kültürel travma!
Bu tavır öylesine yaygınlaştı ki, insanlar aynaya bakarken sadece kendilerini değil, başkalarının ne düşüneceğini de görmeye çalışıyor. Herkesin gözü herkesin bedeninde. Herkesin dili başkalarının görüntüsünde.
Ve en çok da bu yüzden yeme bozuklukları sadece tıbbi değil, aynı zamanda kültürel bir travmaya dönüşmüş durumda.
Birileri aç kalıyor çünkü görünmemek bazen görülmekten daha az yorucu.
Birileri yemek yediği için suçluluk duyuyor çünkü sürekli gözetlendiğini hissediyor.
Birileri yalnızca yaşamak isterken, sırf “fazla görünmemek” için kendini yok ediyor.
Gündemimiz bir kişiyle daha anoreksiya oldu
Anoreksiya gibi hastalıklar çoğu zaman sessiz gelişir. Ama o sessizliğin içinde toplumsal bir çığlık gizlidir: “Sığamıyorum”
Ne yazık ki biz bu sesi duymakta fena halde geç kalıyoruz.
Ve geçtiğimiz hafta… O geç kalınmışlıklardan biri daha gündeme geldi.
"Kendi bedenine sığamadı!"
Nihal Candan, cezaevinde anoreksiya sebebiyle yaşamını yitirdi.
Birçoğumuz yine duyar kastık, vah vah dedik, sosyal medyamız Nihal Candan'ın program kesitleriyle doldu, bir çok ünlü başsağlığı mesajları yayınladı:
Aynı durumla savaşan şarkıcı İrem Derici, "O kadar vicdansızsınız ki intiharın son evresini anlayamadınız; ben zor yendim, hatta belki de yenemedim" diyerek mesaj verdi.
Yine kendisinin de aynı konuda savaş verdiğini ve sürecin zorluğunu dile getiren şarkıcı Derya Uluğ da, bu hastalıktan dolayı çoklu organ yetmezliği sebebiyle ölümden döndüğünü dile getiren Seren Serengil de yayınladıkları mesajlarla başsağlığı diledi.
Ve Esra Erol'un akıllarda yer eden mesajında ise şu sözler yer aldı:
Nihal Candan'ın gidişi bir uyarı değil sadece, bir isyandır aslında. "Beni küçülttünüz, bedenime sığamadım" diyen tüm kadınlar adına yankılanan bir çığlık.
Bir bedene ne giymesi gerektiğini, nasıl görünmesi gerektiğini dayatan her söz şiddettir!
Ve ben de diyorum ki; bir kadına sadece fiziksel şiddet uygulamanız, şiddet uyguladığınız anlamına gelmez. Bunun sadece bir kadınla da değil, bir birey olmakla alakası var ve uygulanan bu şiddet; ne yazık ki fiziksel şiddetten daha acı sonuçlar doğurabiliyor.
Ve biliyoruz ki mesele bedene sığamamak değil. Asıl mesele, bu toplumun kimseye yer bırakmayan kalıplarına sığmaya çalışmak.